insan kendini tekrar etmeden yaşayabilir mi?
- ktuna17
- 10 Haz
- 2 dakikada okunur
Ne için yaşıyoruz? Doğ, büyü, mücadele et ve öl. Amaç gerçekten bu mu? Dünyaya gelip, herhangi bir şekilde ismi söylenmeden, hatırlanmayan, hiçbir izi olmayan milyarlarca insan yaşadı ve öldü. Hatta yine milyarlarcası yaşamaya ve daha fazlası doğmaya devam ediyor. Amaçları ne, neden varlar, kimse bilmiyor, azınlık seviyesinde bir grup bunu sorguluyor, ama cevap da yok.
Ne için yaşıyoruz? İnsan bunu düşündüğünde kendisini değerli bir canlı gibi görüp isterse evrenin merkezine insanları koyuyor halbuki bence evren için denizdeki kum kadar bile etkisi olmayan yaşam formlarıyız. İnsanlar kendini merkeze koydukça büyük menkıbeler arıyor kendine.
Geceleri kafamı yastığa koyduğumda bazen çok uzun saatlerce, yaşadığım olayların kelebek etkisiyle küçük bir detayını değiştirerek olabilecekleri kendi kafamda diyaloglarıyla birlikte senaryolaştırarak yaşıyorum sadece bende olmuyordur herhalde diye düşünüyorum. Çoğu zaman da hiç yaşanmamış olaylar üzerinden gidiyor bu durum. Hayatı sorgulayıp bu neden böyleden ziyade, şu durumla karşılaştığımda şu tepkiyi vermeliyim gibi şeyler oluyor yani. Saatlerce kurguladığım olaylar başıma geldiğinde kafamdaki tepkiyi mi veriyorum peki?
Tabi ki hayır.
Aslında başa gelen her kötü olaylardan sonra gecenin sessizliğine sığınan bireyin kendisi ile hesaplaşmak istemesi ile ilgili bir durum mu bu?
Gece aslında kendimizle baş başa kalabildiğimiz nadir zamanları yaratır, düşünceler bir bir açığa çıkar değil mi ? Sorgulamalar, yargılamalar ve hesaplaşmalar başlar.
Bir süre sonra hayatı sorgulama isteği, kendini sorgulamaya dönüşür. Uykusuz sorgulamaların sonunda bir bakarsınız ki ne kadar düşünürseniz düşünün ne karar alacaksanız alın hayat bildiği gibi akar gider ve sizin değiştirebileceğiniz hiç bir şey yoktur. En azından benim olmadı.
Bazen de sorular, sorunlar değil, eski bir şarkı duyarsın ve o çağrıştırır bu sorgulama isteğini.
Gecede her şey kendinde kalır insanın başkasına geçemez. insanın düşünce yükü biraz daha ağırlaşır gecede, insan sadece ama sadece kendine yük olur.
Peki çok güzel bir yer gördüğümüzde. Mükemmel bir yer.. Kimselerin basmadığı yeşillikler, gür ve kocaman ağaçlar. Akarsuyun sesi, kuşların cıvıltısı ne kadar huzurlu değil mi? Şans ki belki de bu ağaçların çiçekleri açtığı, şelalenin şarkı söylediği bir dönem gelmişizdir buraya.
Belki de bazıları ağaçların yapraklarının düştüğü, kuşların göçtüğü, şelalenin kuruduğu bir dönem uğramıştır buraya.
O yüzden hiç sevmemiştir.
İnsan.. Doğar yaşar ölür, doğar yaşar ölür. Her şeyin böyle insan üzerinden başlayıp tekrar ettiği bir senaryoda, insan kendini tekrar etmeden yaşayabilir mi?
Aynı durakta beklediğin otobüs seni belki çok mutlu olacağın bir yere götürecek. Peki yanında seninle beraber bekleyenleri nereye götürecek? Senin kadar mutlu olacakları bir yere mi yoksa hüzüne mi? Bizim gideceğimiz yer gerçekten bizi mutlu edecek mi yoksa oranın güzel olmasını biz mi istediğimiz için bu kadar güzel hissediyoruz.
Belki de elimizde olan en güzel şey bu olduğu için en güzeli budur. Hislerimiz.




Yorumlar